5 Aralık 2011 Pazartesi

Kıble'nin İki Kez Değiştirilmesi

Müslümanlar, Mekke döneminde (1. Mekke Dönemi veya Mekki Dönem'de denir) Kabe'ye dönerek namaz kılarlardı. Medine döneminin başlarında kıble kuzeye (Kudüs'e) çevriliyor. Bilindiği gibi yahudilerin kutsal şehri Kudüs'tür. Yaklaşık 17 ay sonra kıble tekrar eski yerine yani Kabe'ye çevriliyor. Peki kıble neden bir o yana bir bu yana çevrilmiştir? Bu değişiklikleri anlayabilmek için o dönemin tarihsel kayıtlarını, Muhammed'i ve Kuran'ı incelemek gerekmektedir.
Yaklaşık on yıllık 1. Mekke döneminde başarısız olup, canını kurtarmak için Medine’ ye kaçan Muhammed, bu şehirde başarılı olmak için Yahudileri kendi safına çekmeye çalışır. Kuran' a Musa ile ilgili ayetler koyar, onu da peygamber olarak kabul eder. En önemlisi ise kıble Kudüs yapılır, namazlarda Kudüs'e dönülür. Bilindiği gibi Yahudilerin kutsal kenti Kudüs'tür. Ancak Yahudiler İslama ilgi göstermez. Göstermek şöyle dursun Muhammed ile dalga geçmeye başlarlar. Bunun üzerine Muhammed yahudileri kendisine inandırtamayacağını anlayınca sinirlenir ve kıbleyi Kudüs’ den tekrar Kabe' ye çevirir. Bu konuda Bakara Suresi'nin 145. ayetinde bazı ipuçları bulmaktayız :

"Yemin olsun ki resulum! Sen kendilerine kitap verilenlere (Ehli kitap-Yahudiler) her türlü ayeti getirsen yine onlar sana uyup kıblene dönmezler; sen de onların kıblesine dönecek değilsin. Onlar da biribirlerinin kıblesine dönmezler. Sana gelen ilimden sonra eğer sen onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman sen hakkı çiğneyenlerden olursun."

Bakara 145. ayet görüldüğü gibi kıblenin Kabeye çevrilmesi olayı ile ilgilidir. Ayetin başındaki allahın yemin etmesinin mantıksızlığını pas geçelim. Yukarıdaki ayette Kuran’ ın "tanrısı" diyor ki: "..onlar senin kıblene dönmezler, sen de onlarinkine dönme" ! Yani yahudiler Muhammed'e uymadılar diye onlara kızarak kıbleyi değiştiriyor! Şu soru akla geliyor: Eğer uysalardı kıbleyi değiştirmeyecek mi idi? Peki 17 ay boyunca kıble neden Kudüs idi? Yahudilerin Muhammede uymayacağını allah önceden bilmiyor muydu? En başından beri kıble Mekke (Kabe) olamaz mı idi? Ayette tam bir kızgınlık ve kulis havası hakim:

"...kıblene dönmezler, sen de onların kıblesine dönecek değilsin."

Ayetin son kısımında da Muhammed sözüm ona allah tarafından uyarılıyor:

"...eğer onların arzularına uyacak olursan hakkı çiğneyenlerden olursun".

Muhammedin bu kısmı koymasındaki amaç kendisini çevresindeki müslümanlardan gelen "kıble neden değişti?" sorgusundan kurtarmaktır. "Bu kararın kesinliği konusunda allah beni böylesine uyardı" diyebilmek için eklemiştir son kısmı belliki. Bu kısım da gerçekten ilginçtir şöyle ki,"allah", elçisinden şüphe mi duyuyor ki onu uyarıyor. Üstelik bu sıralarda Muhammed en azından oniki yıllık tecrübeli bir "peygamber"! Açıkça anlaşılıyor ki "allah" da Muhammede şüpheyle bakıyor ve "onların arzularına uyacak olursan (onların kıblesine), hakkı çiğneyenlerden olursun" diyor. Eğer Muhammed'in allahın emrini çiğneme ihtimali olmasaydı herhalde "allah"(!) bu uyarıyı yapmazdı.

Bakara 142. ayet ise:

"İnsanlardan bir takım beyinsizler, "Önceki kıblelerinden onları çeviren nedir?" diyecekler..." diye başlıyor.

Müslümanların rahman ve rahim gibi sıfatlar atfettiği tanrısı nedense bu ayete küfrederek başlıyor!! Kıblenin değişmesiyle ilgili gayet haklı şüpheleri ve soruları olan müslümanlara "beyinsizler" diyerek küfrediyor Kuranın tanrısı!

Şüphesiz ki aslında kızan, küfreden Muhammed'dir. Yahudileri Müslüman yapamayışının hayal kırıklığını Kuran’a aksettirmiştir. Kendi taraftarlarından gelen soru ve eleştirilere bile tahammül edememiştir.


Muhammed’in 17 ay Mescid-i Aksa’yı (Kudüs) kıble olarak kullandığına, daha sonra bir gün ikindi namazını kıldırırken tam namazın ortasına geldiği bir sırada, Yüzünü çevirmek suretiyle kıbleyi değiştirdiğine dair birkaç kaynak;

Tecrid-i Sarih, Diyanet terc., No: 38 ve 256; Buhari, iman, 30; Namaz, 31, Sa/cara tefviri 12-18; Müslim, Mesacid, No: 525; Buhari ve Müslim Hadisleri, el-Lü’lüü ve 1 Mercan, No: 302-303; Tirmizi, Salat, No: 138/340 ve Bakara tefsiri, No: 2962; Nesai, Salat, 22 No: 486; Vahidi, age, Bakara Suresi, 144. ayet; Diyarbekiri, Tarihi Hamis, 1/367.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder