Röportajlar


Şule Perinçek'in Yaptığı Röportaj

Bugün dönüp arkanıza baktığınız zaman, ne düşünüyorsunuz?

Dünyayı değiştireceğimi biliyordum bir ölçüde. Birçokları bana, "ya olur mu? Sen? Dünyayı?" diyordu. Belki bir tepkiden doğmuştur. Hani, ikide bir bana, "sen mi bu dünyayı değiştireceksin, sen mi bu dünyayı..." Tamam kardeşim ben, bu dünyayı değiştireceğim. Kimsenin kararı değil. Bu dünyayı ben değiştireceğim, diye yola çıktım. Hiç kimse bana yer vermezken, yer verilmezken, bu savı ileri sürüyorum. Yıldırım Aktuna'ya bile sormuştum: "Bak sen deli doktorusun, ne dersin...Yani ben dünyayı değiştireceğimi söylüyorum." Gülmüştük.





Şimdi ilk sorumuz şu. Geçmişinizi ana hatlarıyla anlatır mısınız? Bu yere gelişinizin hikayesi nedir?
  • TD - Önce doğumumdan başlayarak özetlemeye çalışayım. 1934 yılında Sivas'ın Sarkışla ilçesinin Altın köyünde doğmuşum. Şimdi, Gümüştepe adıyla anılıyor. 5 yaşındayken, babam anamları alıp, babasının topraklarının bulunduğuna inandığı Ağrı'nın Tutak ilçesine götürdü. Fakat, oraya gittiğinde baktı ki, ağalar bu topraklarını almışlar, sahiplenmişler. Ortada kaldı. Biraz dini bilgisi vardı. Onunla, imam olmaya koyuldu, Tutak'ın kimi köylerinde imamlık yaptı. Sonra, Muş'un köylerine geçti ve ben daha altı, yedi yaşıma gelirken -ki, ben okula verilmedim, babam bu okulları gavur okulu sayıyordu ve vermiyordu- götürüp beni Kürt hocaların içine bıraktı. Ağrı'nın Tutak ilçesine bağlı Kargalık köyünde Şeyh Ramazan diye biri vardı. Onun himayesinde öğrenciler okuyordu. Arapça okuyorlardı. Ben, Molla Nadir Efendi bir de hafız vardı, Türk, esasen başlangıcı onda okumuştum. Sonradan hafız oradan gitti, ben Kürtçe'yi öğrendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder